İş Kazası Nedeniyle Vefat Eden Çocuğun Anne ve Babasının Tazminat Alabileceği Hakkında Yargıtay Kararı
"21. Hukuk Dairesi 2018/5702 E. , 2019/6073 K.
'İçtihat Metni" MAHKEMESİ: ... Bölge Adliye Mahkemesi ... Hukuk Dairesi İLK DERECE MAHKEMESİ: ... İş Mahkemesi'
K A R A R 1-Davacı Çocukların Maddi, Davacı Kardeşlerin Manevi Tazminat İstemlerine İlişkin Hükümler Yönünden, Miktar veya değeri temyiz kesinlik sınırını geçmeyen davalara ilişkin nihai kararlar 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 362/1-(a) maddesi uyarınca temyiz edilemez. Kesinlik sınırı kamu düzeni ile ilgilidir. Davacıların dava dilekçeleri ve ıslah ile eş için 204.391,80 TL maddi, 200.000,00 TL manevi, çocuk ... için 31.060,63 TL maddi, 120.000,00 TL manevi, çocuk ... için 17.437,05 TL maddi, 120.000,00 TL manevi, anne ve baba için 1.000,00'er TL maddi, 60.000,00'er TL manevi, kardeşler için 50.000,00'er TL manevi tazminat talebinde bulundukları, ilk derece mahkemesince, davalı ... açısından husumet nedeniyle davanın reddine, diğer davalılar açısından eş ve çocukların maddi tazminat istemlerinin kabulüne, anne ve babanın maddi tazminat istemlerinin reddine, eş lehine 150.000,00 manevi TL, kardeşler lehine 40.000,00'er TL manevi tazminat ödenmesine, çocuklar ile anne ve babanın manevi tazminat istemlerinin kabulüne karar verildiği, davacılar ve davalı ... Genel Müdürlüğü'nün bu karara karşı istinaf kanun yoluna başvurmaları üzerine ... Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesi'nce verilen 19/06/2018 tarihli kararda davalının başvurusunun esastan reddine, davacıların başvurusunun vekalet ücreti yönünden kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak yeniden esas hakkında karar verildiği, bu karara karşı da davacılar ve davalı ... Genel Müdürlüğü tarafından temyiz kanun yoluna başvurulduğu anlaşılmaktadır. Bölge Adliye Mahkemesince 01.01.2018 tarihinden sonra verilen kararlar için kesinlik sınırı 47.530,00 TL'dir. Davacılar arasında ihtiyari dava arkadaşlığı bulunmaktadır. Dosya kapsamından, davacı çocukların maddi, davacı kardeşlerin manevi tazminat istemlerine ilişkin hükümlerin temyiz eden her iki taraf yönünden Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Dairesi'nin karar tarihi itibariyle ayrı ayrı 47.530,00 TL’lik temyiz sınırının altında kaldığı anlaşılmaktadır. O halde, davacı çocukların maddi, davacı kardeşlerin manevi tazminat istemleri hakkındaki hükümlerin temyizi mümkün olmadığından, temyiz eden tarafların açıklanan hükümlere yönelik temyiz itirazlarının 6100 sayılı H.M.K.'nun 362/1-a ve (2) maddeleri uyarınca ayrı ayrı reddine karar vermek gerekmiştir. 2-Diğer Hükümler Yönünden A)Davacı İstemi; Davacıların dava dilekçeleri ve ıslah ile eş için 204.391,80 TL maddi, 200.000,00 TL manevi, çocuk ... için 31.060,63 TL maddi, 120.000,00 TL manevi, çocuk ... için 17.437,05 TL maddi, 120.000,00 TL manevi, anne ve baba için 1.000,00'er TL maddi, 60.000,00'er TL manevi, kardeşler için 50.000,00'er TL manevi tazminat talebinde bulunmuşlardır. B)Davalıların Cevapları;
YARGITAY BAŞKANLIĞI
Davalılar davanın reddine karar verilmesini talep etmişlerdir. C)İlk Derece Mahkemesi Kararı; İlk derece mahkemesince, davalı ... açısından husumet nedeniyle davanın reddine, diğer davalılar açısından eş ve çocukların maddi tazminat istemlerinin kabulüne, anne ve babanın maddi tazminat istemlerinin reddine, eş lehine 150.000,00 manevi TL, kardeşler lehine 40.000,00'er TL manevi tazminat ödenmesine, çocuklar ile anne ve babanın manevi tazminat istemlerinin kabulüne karar verilmiştir. D)Bölge Adliye Mahkemesi Kararı ve Gerekçesi; ... Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesi'nce verilen 19/06/2018 tarihli kararda davalının başvurusunun esastan reddine, davacıların başvurusunun vekalet ücreti yönünden kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak yeniden esas hakkında karar verilmiştir. E) Delillerin Değerlendirilmesi ve Gerekçe; Dosyadaki yazılara, toplanan delillere, hükmün dayandığı gerektirici nedenlerle temyiz kapsam ve nedenlerine göre; davalı ... Genel Müdürlüğü'nün tüm, davacıların aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine, Dava, sigortalının iş kazası sonucunda vefatı nedeniyle yakınlarının maddi ve manevi zararlarının giderilmesi istemine ilişkindir. Dosya kapsamındaki kayıt ve belgelerden, davacı annenin maddi tazminat isteminin yapılan farazi hesap sonunda maddi zararı bulunmadığından, davacı babanın maddi tazminat isteminin ise kendisine iş kazası ölüm geliri bağlanmadığından bahisle reddine karar verildiği anlaşılmaktadır. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu'nun 22/06/2018 tarih 2016/5 Esas - 2018/6 Karar sayılı kararında, annne ve/veya babanın çocuğunun haksız fiil ve veya akde aykırılık sonucu ölmesi nedeniyle açtığı destekten yoksun kalma tazminatı davalarında, destek ilişkisinin varlığının ispatı için Sosyal Güvenlik Kurumun'dan gelir bağlanması şartının aranmayacağı, destekten yoksun kalma tazminatı davalarında çocukların anne ve/veya babaya destek olduklarının karine olarak kabulünün gerektiği kabul edilmiştir. Destekten yoksun kalma tazminatı; 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 53. maddesinin 3. bendinde düzenlenmiş olup, “Ölüm halinde ölenin desteğinden yoksun kalan kişilerin bu sebeple uğradıkları kayıpların tazmini gerekmektedir”. Bu maddeye göre, haksız fiilin doğrudan doğruya muhatabı olmayan, ancak bu haksız fiil nedeniyle ortaya çıkan ölüm olayından zarar gören ya da ileride zarar görmesi güçlü olasılık içinde bulunan kimselere tazminat hakkı tanınmıştır. İçtihadı Birleştirme Kararının gerekçesine göre; ''Destekten yoksun kalma tazminatının doğumu için destek ile tazminat talebinde bulunan kişi arasında bir destek ilişkisi bulunmalıdır. Burada bahsedilen destek ilişkisi hukuksal bir ilişkiyi değil, eylemli bir durumu hedef tutar. Destek ilişkisinin varlığında destek olunanın ihtiyaçlarının sürekli ve düzenli olarak karşılanması yer almaktadır. Burada ifade edilmek istenen süreklilik ve düzenlilik hali yardımın belirlenen zamanlarda ve belirli miktarlarda yapılması değil, eğer destek ölmeseydi yardımların devam edeceğine dair bir beklentinin bulunmasıdır. Eğer yardım devamlı destek saiki ile değil de, tek seferlik, geçici, düzensiz ya da gelişigüzel zamanlarda yapılıyor ve ileride yardımın devam edeceğine dair bir beklenti yaratmıyorsa , bu durumda desteğin sürekli ve düzenli olduğundan bahsetmek mümkün olmayacaktır". Türk Borçlar Kanununun ilgili hükümlerinden anlaşıldığı üzere; destekten yoksun kalma tazminatının konusu, desteğin yitirilmesi nedeniyle yoksun kalınan yardımdır. Bu tazminatın amacı, ölüm olayı olmasaydı ölenin yardımda bulunduğu kimselere yardımda bulunmaya devam edeceğinin düşünülmesi ve ölüm olayının bu süreci kesmesi sonucu destekten yararlanan kimselerin uğradıkları zararın peşin ve toptan şekilde tazmin edilmesi, bu kimselerin ölüm olayından önceki durumlarına kavuşturulmasıdır. Eş deyişle amaç; destekten yoksun kalanların, desteğin ölümünden önceki yaşamlarındaki sosyal ve ekonomik durumlarının korunmasıdır. Burada önemle üzerinde durulması gereken husus, sigortalının destek gücünün, ana ve/veya babanın destek ihtiyacı ile beklenilen destek şeklinin ve miktarının yaşam deneylerine uygun olması gereğidir. Öte yandan; sigortalının iş kazası ve meslek hastalığı nedeniyle ölümü hâlinde anne ve/veya babaya ölüm geliri bağlanabilmesi için 5510 sayılı Kanunun 34/d maddesindeki koşulların gerçekleşmiş olması gerekir. Bu maddeye göre; “Hak sahibi eş ve çocuklardan artan hisse bulunması halinde her türlü kazanç ve irattan elde etmiş olduğu gelirinin asgari ücretin net tutarından daha az olması ve diğer çocuklarından hak kazanılan gelir ve aylıklar hariç olmak üzere gelir ve/veya aylık bağlanmamış olması şartıyla ana ve babaya toplam % 25'i oranında; ana ve babanın 65 yaşın üstünde olması halinde ise artan hisseye bakılmaksızın yukarıdaki şartlarla toplam % 25'i, oranında aylık bağlanır”. Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından iş kazası veya meslek hastalığı sonucu sigortalının ölümü nedeniyle gelir bağlanması halinde; yapılan ödemeler ve bağlanan gelirin Türk Borçlar Kanununun 55. maddesine göre Kurum tarafından rücu edilebilen kısmı belirlenen destekten yoksun kalma zararından indirilecektir. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun 50. maddesi hükmüne göre; "Zarar gören, zararını ve zarar verenin kusurunu ispat yükü altındadır. Uğranılan zararın miktarı tam olarak ispat edilemiyorsa hâkim, olayların olağan akışını ve zarar görenin aldığı önlemleri göz önünde tutarak, zararın miktarını hakkaniyete uygun olarak belirler". Türk Borçlar Kanununun 51. maddesine göre ise; "Hâkim, tazminatın kapsamını ve ödenme biçimini, durumun gereğini ve özellikle kusurun ağırlığını göz önüne alarak belirler". Anne ve babaya ölüm geliri bağlanıp bağlanmaması, destek ilişkisinin varlığı yönünden olmasa da tazminatın belirlenmesi noktasında dikkate alınmalıdır. Zira asgari ücretin altında geliri bulunan ve Sosyal Güvenlik Kurumunca gelir bağlanan ana ve/veya babanın destek ihtiyacının bulunduğu ve ölen sigortalının maddi destekte bulunduğunun karine olarak kabulü gerektiği Dairemizin yerleşmiş görüşlerindendir. Kurumca gelir bağlanmayan davacı anne ve/veya babaya sigortalının fiili desteği kanıtlanmadan, sigortalının gelirinden bir bölümünün pay olarak ayrılacağının kabulü, ölenin desteğinden fiilen yararlanan eş ve çocukların destek zararlarının karşılanamaması sonucunu doğurur. Bakım gücü-bakım ihtiyacı; bu konuda önemli olan, kimlerin yardımcı, kimlerin yardım gören olabilmeye elverişli oldukları değildir; somut olaylar ve belirli kişiler bakımından geleceğe uzanacak ve gelecekte dahi mümkün olabilecek biçimde kimlerin gerçekten yardımcı, kimlerin yardım gören olduklarıdır. Yardımcı (=destek) kavramı, bakım gücünü; yardım gören kavramı ise bakım ihtiyacını gerektirdiğinden, şayet bakım gücü yoksa destekten; bakım ihtiyacı mevcut değilse, yardım görenden söz edilemez. Bundan başka aradaki sıkı ilişki dolayısıyla birinin yokluğu durumunda diğerinin varlığı da düşünülemez. Bu yönden, destekten yoksun kalma davasında davalı taraf, bakım gücü ve bakım ihtiyacının olayda var olmadığını savunabilir. Tazmin alacaklısı sıfatiyle dava açmış olan davacı, yaşam deneyimleri ve olayların olağan yürüyüşü nedeniyle ispat yükünün yer değiştirmesi durumu söz konusu bulunmadıkça bakım gücünü ve bakım ihtiyacını ispat zorundadır (Mustafa Çenberci, İş Kanunu Şerhi 1978 Ankara, shf 846 ve devamı).
Bu durumda; destekten yoksun kalınan zararın belirlenmesinde, ölen sigortalının elde ettiği gelirin miktarına göre destek gücünün kapsamının ne olduğu, sürekli ve düzenli destek olup olmadığı ve davacıların destek ihtiyacının bulunup bulunmadığı varsa bu ihtiyacın ne şekilde karşılandığının dikkate alınması gerekir. İçtihadı Birleştirme Kararında söz edildiği gibi, bakma kavramı; "Para ve para ile ölçülebilecek bir değer olabileceği gibi bir hizmet ifası ve yahut benzeri yardımlar şeklinde olabilir. Bu nedenle, desteğin yardımının yanızca parasal nitelikte olması bakım gücünün varlığı için koşul değildir". Ancak aksi kanıtlanmadıkça, sigortalının ileride yapacağı farazi desteklerden olan; anne ve babasının bakım ihtiyacı ileride gerçekleşirse bakım ihtiyacını gidermek, bazen ziyaret etmek, evlerinde yardım etmek, kendilerine alışveriş yapmak, yemek yapmak vs. gibi destekler hesaplanabilir nitelikte değildir. Somut olaya gelince; Davacılar anne ve babaya Sosyal Güvenlik Kurumunca oğullarının iş kazasından dolayı ölümü nedeniyle gelir bağlanmadığı açıktır. Türk Borçlar Kanunu'nun 50. maddesi hükmüne göre; ölen sigortalının gelirinden sürekli destekte bulunduğu ileri sürülüp, Türk Borçlar Kanununun 55. maddesine göre maddi delillerle hesaplanabilir sürekli ve düzenli fiili bir desteğin varlığı da kanıtlanmamıştır. Bu durumda; Mahkemece, farazi desteğin karine olduğu kabul edilerek, Türk Borçlar Kanununun 50. ve 51. Maddeleri uyarınca, somut olayın özelliğine göre davacılar anne ve baba yararına, anne ve babanın birbirlerinden gördükleri destek ile varsa diğer çocuklarından alabilecekleri destekler de dikkate alınarak hakkaniyete uygun makul bir maddi tazminata hükmedilmesi gerekirken; yazılı şekilde davacılar anne ve babanın maddi tazminat istemlerinin reddine karar verilmesi isabetsiz olmuştur. Bölge Adliye Mahkemesince bu maddi ve hukuki olgular nazara alınmaksızın yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir. O halde, davacıların bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve Bölge Adliye Mahkemesi kararı bozulmalıdır. SONUÇ: Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının, yukarıda yazılı sebeplerden dolayı 6100 sayılı HMK’nun 373/2. maddesi uyarınca BOZULMASINA, aşağıda yazılı temyiz harcının davalılardan Türkiye Kömür İşletmeleri Kurumuna yükletilmesine, dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 14/10/2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi. "
Linkler
Hizmetlerimiz
Ücret Tarifesi
SIKÇA SORULAN SORULAR
İletişim
Üyelik sözleşmesi
Gizlilik Politikası
KVKK Aydınlatma Metni
Çerez (Cookie) Bildirimi
Hakkımızda
KUTLAY HUKUK BÜROSU 2017 yılında Av. Mustafa Onur KUTLAY tarafından kuruldu. 2017 yılından itibaren faaliyetlerine Adana’da devam eden büromuz kurulduğu günden bugüne kadar müvekkillerine avukatlık ve danışmanlık hizmeti vermektedir.
Kutlay Hukuk Bürosu Her hakkı saklıdır.
ZeplinGo® | Web Sitesi Tasarımı ile hazırlanmıştır.