İdareye Karşı Açılan Manevi Tazminat Davalarında İdarenin Ağır Hizmet Kusuru Olup Olmadığı Hakkında Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu Kararı
İDAREYE KARŞI AÇILAN MANEVİ TAZMİNAT DAVASININ KABUL EDİLMESİ İÇİN İDARENİN AĞIR HİZMET KUSURU KOŞULU ARANMAZ.
"ÖZETİ : MANEVİ TAZMİNATA HÜKMEDİLMESİ, İDARENİN AĞIR HİZMET KUSURU İŞLEMESİ KOŞULUNA BAĞLI OLMADIĞINDAN, DAVACININ OLAYDAN DUYDUĞU ÜZÜNTÜNÜN KISMEN DE OLSA GİDERİLMESİ İÇİN, MAHKEMECE TAKDİR EDİLECEK MİKTARIN, DAVACIYA MANEVİ TAZMİNAT OLARAK ÖDENMESİNE KARAR VERİLMESİ GEREKTİĞİ HAKKINDA.
Temyiz İsteminde Bulunan (Davacı) :...
Karşı Taraf (Davafı) :Maliye Bakanlığı
İstemin Özeti :Hazine avukatlığı sınavını kazanmasına rağmen ataması yapılmayan davacının; atamama işleminin İdare Mahkemesince iptali üzerine işlem nedeniyle uğradığını ileri sürdüğü 560.000.000- lira maddi, 2.000.000.000 - lira manevi zararın tazmini istemiyle açtığı davada; 40.124.000.- lira maddi tazminat isteminin kabulü, fazlaya ilişkin maddi tazminat istemi ile manevi tazminat isteminin reddi yolundaki kararın Danıştay Beşinci Dairesinin 24.12.2001 günlü, E:1998/844, K:2001/5092 sayılı kararı ile bozulmasına dair karara uyulmayarak manevi tazminat isteminin reddine dair ilk kararda ısrar edilmesine ilişkin bulunan Ankara ... İdare Mahkemesinin ******** günlü, E:***, K:*** sayılı kararı, davacı temyiz etmekte ve bozulmasını istemektedir.
İşlemin İcrası sebebiyle doğan zararlardan dolayı icra tarihinden itibaren dava süresi içinde tam yargı davası açabilirler." şeklindeki hüküm idari işlemlerden dolayı uğranılan zararların tazmini için açılacak tam yargı davası konusunda ilgililere dört seçenek tanımakta ve her bir seçeneğin tabi olacağı dava süresini ayrı ayrı belirlemiş bulunmaktadır.
Memur ihtiyacının karşılanması amacıyla 27.4.1993 tarihinde yapılan sınavı kazanan davacının, atamasının yapılması yolundaki buşvurusunun reddine ilişkin işlemin iptali ye bu nedenle uğradığı 100.000.000 TL. zararın yasal faiziyle tazmini istemiyle açtığı davada; İdare Mahkemesi kararıyla, sonuç olarak dava konusu işlemin iptaline ve 100.000.000 TL.'nın yasal faiziyle davalı idareye başvuru tarihinden itibaren ödenmesine hükmedilmiştir. Anılan karar üzerine davacı 24.5.2001 tarihinde görevine başlatılmış, 30.5.2001 tarihinde ise kararda bahsi geçen parasal hakkı ödenmiş olup bu kararın temyiz incelemesi sonucu onanmasına ilişkin Danıştay 12. Dairesince verilen kararın kendisine tebliğ tarihinden itibaren süresinde (14.7.2003 tarihinde) davalı idareye başvurarak, atanmak üzere idareye başvurduğu tarih ile göreve başladığı tarih arasında çok uzun bir zamanın geçmesi ve bu arada üst öğrenimi bitirmesi nedeniyle oluşan zararın ödenmesi isteminde bulunduğu, bu başvurusunun yanıt verilmeyerek reddi üzerine bakılan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.
Bakılan davaya konu edilen maddi zararın İdare Mahkemesince iptal edilen işlemden kaynaklandığı açıktır. Davacı ilk olarak 2577 sayılı Yasanın metni yukarıya alınan 12. maddesinde yazılı dört seçenekten ikincisini kullanmak yolunu seçmiş; iptal ve tam yargı davasını birlikte açmış ancak bu davada işlemden doğan zararlarının tümünü değil sadece dava tarihine kadar gerçekleşen 100.000.000.- liralik kısmını o davaya konu yapmıştır.
Danıştay İçtihatları Birleştirme Kurulunun 1983/10 sayılı kararında da belirtildiği üzere"..Bazı idari işlemler nedeniyle doğan zararlar, işlemin yapıldığı anda bellidir ve kesinlikle tespit edilebilir. Örneğin bir yıkım İşleminde bir kamulaştırma işleminde veya bir ithal izni verilmemesi işleminde doğan zararın boyutları bellidir ve miktar olarak tespiti mümkündür. Bazı idari işlemlerden doğan zarar ise, işlemin yürürlükte kaldığı süre ile bağlantılı olduğundan, zararın miktarını işlemin yapıldığı tarihte belirleme olanağı yoktur... Kamu görevlileri hakkında bu sıfatları nedeniyle alınan kararlardan ve yapılan işlemlerden doğan zararların hemen hemen tamamı, statüleri gereği kendilerine aydan aya verilen maaş ve sair ödemelerden (yan ödemeler, ek ders ücreti, fazla çalışma ücreti, mahrumiyet yeri ödeneği, aile yardımı ödeneği v.s.) yoksun kalmak şeklinde ortaya çıkmaktadır. Ancak bu zararların miktarını işlem yapıldığı anda tespit imkanı yoktur; zararı doğuran idari işlem yürürlükte kaldığı sürece zarar da devam edecektir..."
Bir idari işlemden doğan ve iptal ve tam yargı davasının birlikte açıldığı tarihte kesin miktarı belli olmayan zararların kalan kısmının iptal ve tam yargı davasıyla ilgili kararın, bu karara karşı kanun yollarına başvurulmuşsa verilecek kararın tebliğinden itibaren 12. maddede öngörülen süre içinde ayrıca açılacak bir tam yargı davasına konu edilebileceğini kabul etmek gerekir. 2577 sayılı Yasanın yukarıya alınan 12. maddesinin idari işlemlerden doğan ve iptal yada iptal ve tam yargı davalarının açılmasından sonra da devam etmekte olan zararlarla ilgili olarak tam yargı davası açma hakkının belirtilen biçimde kullanılmasını engelleyici bir hüküm içermediğini vurgulamak gerekir. 2577 sayılı Yasanın 12. maddesi idari işlemlerden doğan zararlarla ilgili tam yargı davasının idari işlemin tebliği tarihinden itibaren 60 gün içinde doğrudan veya iptal davasıyla birlikte açılmasını zorunlu kılmadığına ve hukuka aykırı idari işlemler nedeniyle uğranılan gerçek zararların Anayasanın 125. ve 2577 sayılı Yasanın 28. maddelerinde yer alan buyurucu kurallar ile hukuk devleti ilkesinin doğal gereği olarak işlemi tesis eden idarece tam olarak karşılanması gerektiğinden bu tür işlemlerden doğan ve süregelmekte olan zararların, 12, maddede öngörülen süre koşuluna uyulmak kaydıyla, kısımlara ayrılarak da dava konusu edilebileceğini kabul etmek gerekir.
Açıklanan nedenlerle Sakarya *** İdare Mahkemesince verilen *** günlü, E:*****, K:**** sayılı ısrar kararının bozulmasina, dosyanın anılan Mahkemeye gönderilmesine, **** günü oyçokluğu ile karar verildi.
Bu durumda, İdare Mahkemesince verilen ısrar kararının dayandığı hukuki ve yasal sebepler karşısında, anılan kararın onanmasının uygun olacağı düşünülmüştür.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunca gereği görüşüldü:
Dava; Hazine avukatlığı sınavını kazanmasına rağmen ataması yapılmayan davacının; atanmama işleminin İdare Mahkemesince iptali üzerine işlem nedeniyle uğradığını ileri sürdüğü 560.000.000.- lira maddi, 2.000.000.000 - lira manevi zararın tazmini istemiyle açılmıştır.
Ankara *** İdare Mahkemesinin *** günlü, E:****, K: **** sayılı kararıyla; davacının hazine avukatlığına atanmamasına ilişkin işlemin hukuka aykırı olduğundan iptaline karar verildiği, bu işlem nedeniyle davacının uğradığı zararın, tazmin edilmesinin Anayasanın 125. maddesi gereği olduğu; ancak, idari işlemler nedeniyle tazmini gereken bir zarardan sözedebilmek için zararın gerçekleşmiş olması ya da gerçekleşeceğinin kesin olmasının gerekli olduğu, kanıtlanmayan ve gerçekleşmesi olası bulunan zararların tazmin zorunluluğu doğmayacağının açık olduğu; davacının açıkta kaldığı dönemde Hazine avukatı olarak alması gereken aylık toplamından öğretmen olarak görev yaptığı Viranşehir Anadolu Lisesinde aldığı aylıklar toplamından indirilmesiyle ödenmesi gereken maddi tazminat miktarının 40.124.000.- lira olarak bulunduğu, davacının iptal edilen hazine avukatlığına atanmama işlemi nedeniyle hukuken korunması gerekli ölçüde şeref ve haysiyet ihlalinden veya manevi tazminat yoluyla tatmin olması gerekli acı ve üzüntü yaşadığından sözedilemeyeceği gerekçesiyle 40.124.000.- lira maddi tazminatın dava açıldığı tarihten itibaren hesaplanacak yasal faiziyle birlikte davacıya ödenmesine, fazlaya ilişkin maddi tazminat İstemi ile manevi tazminat isteminin reddine karar verilmiştir.
Bu kararın manevi tazminata ilişkin kısmı temyiz incelemesi aşamasında Danıştay *** Dairesinin **** günlü, E:***, K:*** sayılı kararıyla bozulmuştur.
Ankara *** İdare Mahkemesi, ****** günlü, E: ******, K: ****** sayılı kararıyla; manevi tazminatın temelde gerçek bir tazmin aracı olmayıp, doğrudan doğruya manevi tatmin aracı olduğu, bir idari eylem veya işlem nedeniyle manevi değerlerinde bir eksilme meydana gelen ve bu nedenle elem ve ızdırap duyan, yaşama zevki azalan kişiye bir miktar para verilerek, onun bu yoldan tatmin edilmesinin manevi tazminat kurumunun temel amacı olduğu, idarenin hukuka aykırı eylem ve İşlemlerinden dolayı manevi tazminata hükmedilmesi için, ağır hizmet kusurunun varlığı ile bunun sonucunda kişilerin manevi değerlerinde bir eksilme meydana gelmesi, elem ve ızdırap duymaları, yaşama zevklerinin azalması, haysiyet ve şereflerinin rencide edilmesinin gerektiği, idarenin hizmet kusuru işlediğinden sözedebilmek için işlemde ağır ve önemli nitelikte yanlışlık ile yasaya aykırılık olması gerektiği, davacının göreve atanmamasına ilişkin yoruma dayalı işlem hukuka aykırı ise de, manevi tazminat verilmesini gerektirecek nitelikte ve derecede bulunmadığı, idarenin işleminin ağır hizmet kusuru ile sakat veya kasden davacıya zarar verme amacıyla tesis edilmiş bir işlem olarak değerlendirmenin olanaklı olmadığı, buna göre, idarelerin hukuka aykırı bulunan her işlemi için ilgililere manevi tazminat ödemesi olanağı bulunmadığından, manevi tazminat ödenmesi koşullan bulunmadığı gerekçesiyle manevi tazminat isteminin reddi yolundaki ilk kararında ısrar etmiştir.
Davacı, Ankara *** İdare Mahkemesinin ****** günlü, E: ******, K: **** sayılı ısrar kararını temyiz etmekte ve bozulmasını istemektedir.
Manevi tazminat, patrimuanda meydana gelen bir eksilmeyi karşılamaya yönelik bir tazmin aracı olmayıp, manevi tatmin aracıdır. Başka türlü giderim yollarının bulunmayışı veya yetersiz kalışı, manevi tazminatın parasal olarak belirlenmesini zorunlu hale getirmektedir. Olayın gelişimi ve sonucu, ilgilinin durumu itibariyle manevi zarara karşılık mahkemece takdir edilecek manevi tazminatın, manevi tatmin aracı olmasından dolayı zenginleşmeye yol çmayacak miktarda, fakat idarenin olaydaki kusurunun niteliğini ve ağırlığını ifade edecek ölçüde saptanması zorunlu bulunmaktadır.
DOSYANIN İNCELENMESİNDEN, HAZİNE AVUKATLIĞI YAZILI VE SÖZLÜ SINAVINI KAZANAN VE ÇEKTİĞİ KURA İLE YAPTIĞI BECAYİŞ SONUCU VİRANŞEHİR'E ATANMA HAKKINI ELDE EDEN DAVACININ ANILAN YERE ATANMAMASI VE YERİNE BAŞKASININ ATANMASI ÜZERİNE, VİRANŞEHİR HAZİNE AVUKATLIĞINA ATAMASININ YAPILMASI İÇİN YAPTIĞI BAŞVURUNUN CEVAP VERİLMEMEK SURETİYLE REDDİNE İLİŞKİN İŞLEMİN İPTALİ İSTEMİYLE AÇMIŞ OLDUĞU DAVADA; ANKARA ****** İDARE MAHKEMESİ ****** GÜNLÜ, E: ******, K: ****** SAYILI KARARIYLA; DAVACININ HAZİNE AVUKATLIĞINA AÇIKTAN ATANMAK ÜZERE AÇILAN SINAVA KATILIP BAŞARILI OLDUĞU; YAPTIĞI BECAYİŞ SONUCU VİRANŞEHİR'E ATANMASI GEREKTİĞİNİN TARTIŞMASIZ OLDUĞU, DAVACI HAKKINDA KOMÜNİZM PROPAGANDASI YAPMAK SUÇUNDAN AÇILAN KAMU DAVASI SONUCUNDA, KONUŞMALARIN KOMÜNİZM PROPAGANDASI NİTELİĞİ TAŞIMADIĞININ SAPTANDIĞI VE TÜM SANIKLARIN BERAATİNE KARAR VERİLDİĞİ, DAVACI HAKKINDAKİ YARGILANIP BERAAT ETTİĞİ OLAY VE İSTİHBARI NİTELİKTEKİ BİLGİLERE DAYANILARAK TESİS EDİLEN İŞLEMDE MEVZUATA UYARLIK BULUNMADIĞI GEREKÇESİYLE İŞLEMİN İPTALİNE KARAR VERDİĞİ VE BUNUN ÜZERİNE DAVACININ ATAMASININ YAPILDIĞI ANLAŞILMIŞTIR.
DANIŞTAY BEŞİNCİ DAİRESİNİN, BOZMA KARARINDA DA BELİRTİLDİĞİ GİBİ; SINAVI KAZANMASINA KARŞIN DAVALI İDARE TARAFINDAN DAHA ÖNCE YARGILANIP BERAAT ETTİĞİ BİR DAVADAN BAHİSLE HUKUKA AYKIRI OLARAK HAZİNE AVUKATLIĞINA ATANMAYAN DAVACININ BU İŞLEM SONUCUNDA ELEM VE ÜZÜNTÜ DUYDUĞU KUŞKUSUZDUR. MANEVİ TAZMİNATA HÜKMEDİLEBİLMESİ İDARENİN AĞIR HİZMET KUSURU İŞLEMESİ KOŞULUNA BAĞLI OLMADIĞINDAN, DAVACININ OLAYDAN DUYDUĞU ÜZÜNTÜNÜN KISMEN DE OLSA GİDERİLMESİ İÇİN İDARE MAHKEMESİNCE TAKDİR EDİLECEK MİKTARIN DAVACIYA MANEVİ TAZMİNAT OLARAK ÖDENMESİNE KARAR VERİLMESİ GEREKİRKEN, MANEVİ TAZMİNAT İSTEMİNİN REDDİNE KARAR VERİLMESİNE DAİR ISRAR KARARINDA HUKUKA UYARLIK GÖRÜLMEMİŞTİR.
AÇIKLANAN NEDENLERLE, DAVACININ TEMYİZ İSTEMİNİN KABULÜ İLE ANKARA ****** İDARE MAHKEMESİNİN ****** GÜNLÜ, E: ******, K: ****** SAYILI ISRAR KARARININ DANIŞTAY ****** DAİRENİN KARAN DOĞRULTUSUNDA BOZULMASINA, DOSYANIN ANKARA ******İDARE MAHKEMESİNE GÖNDERİLMESİNE, ****** GÜNÜ OYÇOKLUĞU İLE KARAR VERİLDİ."
(KARARI VEREN DANIŞTAY İDARİ DAVA DAİRELERİ KURULUNUN KARAR BİLGİLERİNİ ÖĞRENMEK İÇİN SAĞ ALTTA BULUNAN CANLI DESTEK BÖLÜMÜNE YAZABİLİRSİNİZ.)
Linkler
Hizmetlerimiz
Ücret Tarifesi
SIKÇA SORULAN SORULAR
İletişim
Üyelik sözleşmesi
Gizlilik Politikası
KVKK Aydınlatma Metni
Çerez (Cookie) Bildirimi
Hakkımızda
KUTLAY HUKUK BÜROSU 2017 yılında Av. Mustafa Onur KUTLAY tarafından kuruldu. 2017 yılından itibaren faaliyetlerine Adana’da devam eden büromuz kurulduğu günden bugüne kadar müvekkillerine avukatlık ve danışmanlık hizmeti vermektedir.
Kutlay Hukuk Bürosu Her hakkı saklıdır.
ZeplinGo® | Web Sitesi Tasarımı ile hazırlanmıştır.